• Anasayfa
  • Tarihçe
  • Hukuk Mevzuat
    • Yönetmelikler
    • İş Kanunu
    • Tüzük
  • Basın&Yayın
    • Basın Açıklamaları
    • Yayınlar
    • Haber Arşivi
  • DGD-Sesi
  • Eylem ve Etkinlikler
  • Örgütlenme
  • İletişim
Tweet

YİNE VE DAHA GÜÇLÜ GELMEK İÇİN

Migros depoda süregelen kölece çalışma düzenin son bulması için sendikal örgütlenme adımları atmaya karar verdik. Sendikal örgütlenme çabamız pandemi döneminde artan iş yükünün, zorunlu mesailerin ve mobbingin de artması ile hızlanmak ve görünür olmak zorunda kaldı. Anayasal hakkımız olan sendikaya üye olma hakkımızı kullandığımız ve içerideki işçilere korku salmak için Migros yönetimi bizi süresiz ücretsiz izne çıkardı. Ücrertiz izne çıkmamızın akabinde biz direniş kararı aldık ve direnişe başladık. Direnişimizin talepleri netti:

Ücretsiz izin son bulacak Kötü Çalışma Koşulları iyileştirilecek Tacizci amirler gönderilecek Sendikal örgütlenmenin önüne geçilmeyecek İSİG önlemleri alınacak

Taleplerimiz insanca çalışma koşullarının sağlanması ve işçinin iradesinin tanınmasıydı. Yoksulluğa mahkum edildiğimiz ve gençliğimizi heba ettiğimiz o depolar daha çalışılabilir ve yaşanabilir olsun istiyorduk. Direnişimiz dostlarımızın bize omuz vermesi ve dayanışması ile devam ederken 50. günün sonunda Kod-29 ile işten atıldığımızı öğrendik. Direnişimiz, zorla ücretsiz izne çıkarılan, Kod-29’la ahlâksız ilan edilerek işten atılan ve patronların türlü ahlâksızlıklarına maruz kalan tüm işçilerin sesiydi. Direnişimizi Migros Depo önünden büyük patron Anadolu Grubu önüne taşımıştık. Bir yanda yokluk, bir yanda sermayenin ve kolluk kuvvetlerinin zulmü, karşısındaysa palazlanan direngen umudumuz ve irademiz vardı.

Direnişin seyri ile ülkenin gündemine girmiştik ve aynı durumdaki işçilere de umut olduğumuzu görmüştük. Fakat siyasi partiler, konfederasyonlar, sendikalar, sivil toplum örgütleri bizi ısrarla görmek duymak istemiyordu. Pandemi döneminde 25 bin insan milyoner olurken, binlerce insan sözde yasak olmasına rağmen niyet okuyan patronlar tarafından işten atılyor. Biz de “KOD-29’u tanımıyoruz ve kabul etmiyoruz, asıl ahlaksız Migros’un kendisidir” diyorduk... Faturalarımızı ödeyemiyor, borçlarımızı öteleyemiyorduk. Biz rahatsızsak, alacaklılar kapıdaysa bir zahmet Özilhan da rahatız olsun dedik ve direnişi villasının önüne taşıdık. Orada, Valiliğin çıkarmış olduğu özel yasakla   defalarca gözaltına alındık. Bu esnada mücadelemiz kazanımlar elde ediyordu. Direniş boyunca yapılamaz dedikleri lavaboların değiştiğini gördük, yemeklerin düzeltildiğini duyduk, mesai saatlerinin düzenlendiğini biliyoruz. Bizi işe almamakta ısrar eden Migros yönetimi, bir yandan taleplerimizi yerine getirmek zorunda da kalmıştı.

Ücretsiz izini ve işten atmaları durdurduk! Depoda düzenlemeler yapmak zorunda bıraktık! Kod29'u durdurduk! Temel taleplerimizden asla vazgeçmeyeceğimizi anlayınca tek tek işçileri arayarak Kod-29'u kaldırma şartı ile anlaşma yolları aradı. Bazı işçi kardeşlerimizle Kod-29 kaldırma şartı ile anlaşmaya vardı. Tekliflerini her geçen gün arttırdı. Sendikamızı başından beri yok sayan Migros sendikamızla 3 kez görüşmek zorunda kaldı. Yine aynı Migros yönetimi sesimizi bastırmak için milyonlarca para harcadı sosyal medya reklamları için…

Ama nafile. Migros patronlarının yalanlarına emekçi halkımız gereken cevabı verdi vermeye devam edecek.

Sendikamız ve Migros tarihinde işçi sınıfının mücadele ve direniş hafızasına Migros direnişimizi kazıdık ki Migros Grevi ile sendika başkan yardımcılığından taşeron şirket patronluğuna devşiren Veysel Cingöz’e işçi sınıfının gücünü gösterdik ve asla unutamayacağı kâbuslar yaşattık.

Sonuç olarak...

Direnişimizi; devam ettirmek zorunda olduğumuz hayatlarımız ve bu süre zarfında biriken ve katlanan borçlarımız dolayısı ile bitirme kararı aldık. 120 gün boyunca Migros’un alçaklığını, büyük yokluklar içinde bütün Türkiye’ye, Migros’un deposu önünde, genel merkezleri ve büyük patronlarının gökdeleni ve villası önünde haykırdık. Pandemi boyunca ölüme mahkum edildiğimiz koşullara karşı direnerek kardeşleştik.

Biz varız!

Avon Direnişinden Migros Direnişine depo, liman, tersane ve deniz işçilerinin bağımsız direnişçi iradesi biziz.

DGD-SEN var!

Bütün Türkiye’de örgütlenerek, başta Migros olmak üzere bütün depo, liman, tersane ve deniz işçileri olarak Türkiye işçi sınıfının umudunu büyüteceğiz; sömürü ve adaletsizlik düzeninin üstüne yürüyecegiz!

Bizimle dayanışan, omuz veren, direnen bütün yoldaşlara da selam olsun.

Migros Direniş Komitesi / DGD-SEN

X
Tweet

Sendikaya nasıl üye olunur?

Sendikaya üyelik artık e-devlet üzerinden çok kolay

Basın Açıklamaları

İşçilerin sağlığı şirketlerin karlarından daha değerlidir

Amazon işçileri zehirlerken, sendika üyesi işçiler atılırken bakanlık sadece seyrederken bizlere direnmek dışında başka seçenek kalmamıştır.

Köleci Migros herkese yalan söylüyor!

Migros Türkiye’nin kurumsal sosyal medya hesaplarından 11 Şubat 2022 tarihinde yapılan açıklamaya ilişkin açıklamamız.

DGD-SEN 3. OLAĞAN GENEL KURUL İLANI

DGD-SEN 3. OLAĞAN GENEL KURUL İLANI

Neden Sendikalı Olmalıyım?

Çünkü sendika güçtür.
Biz işçilerin emeğinden başka satacak bir şeyi yoktur. Tek gücümüz, emekten gelen gücümüzdür. Bu güç sendikalarda örgütlenerek hayat bulur. Sendikalı işçi haklarını da haklarını almasını da bilir. Patronun gözünün içine bakarak "ben sana muhtaç değilim sen bana muhtaçsın" diyebilir.
Çünkü sendika işçilerin birliğidir.
Sendikalı işçi, ortak hareket eder. Sendikalı-sendikasız, kadın erkek, dili-dini-etnik kimliği ne olursa olsun tüm işçilerin söz yetki karar sahibi olması için çabalar. Patronların işçilere yönelik her türlü baskı, taciz, şiddetine karşı gelir, işçilerin onurlu bir çalışma yaşamına sahip olması için mücadele eder. Sendikalı işçi patrondan lütuf dilemez, ücretini, çalışma saatlerini, çalışma koşullarını sözleşmeyle belirler. Patronun canı istediği zaman onu işten atamayacağını bilir. Her türlü haksızlığa-hukuksuzluğa karşı sendikasının yanında olduğunun bilinciyle, özgüvenle hareket eder.
Çünkü sendika sosyal hakların teminatıdır.
Sendikalı işçi, işçi sınıfının kimi zaman canı pahasına mücadele ederek tarih boyunca kazandığı bütün sosyal haklara sahiptir. Bu hakları kimi zaman yasa yapıcılara ve uygulayıcılarına karşı her türlü yolla savunur. Bilir ki hakları, hükümetlerin-patronların lütfu değil, işçi sınıfının mücadelelerinin kazanımıdır.
Çünkü sendika dayanışmadır.
Sendika, işçilerin haklarını öğrenmeleri, ortak tartışmalar yürütmeleri için ücretsiz atölyeler düzenler. İşçilerin sadece çalışma yaşamı hakkında değil tüm toplumsal sorunlar hakkında bilinçlenmeleri için araştırmalar yapar, raporlar yayınlar, paneller düzenler, uluslararası bağlantılar kurar. İşsizlerin sorunlarına sahip çıkar ve ortak hareket etmeleri için mücadele eder. İş kazası mağduru işçilerin ve iş cinayeti mağduru ailelerin hukuki sürecini ücretsiz yürütür. İşçi havzalarında ücretsiz eğitim dayanışması düzenler, HES yapımına, kentsel dönüşüme karşı mücadelelere destek olur.
Çünkü sendika insanca yaşam kavgasıdır.
Sendika , uzun çalışma saatlerine, düşük ücretlere, taşeronlaşmaya, iş cinayetlerine, meslek hastalıklarına, kayıt dışı çalıştırılmaya, dil-din-etnik kimlik üzerinden yürüyen kavgalara, işyerindeki sözlü ve fiziksel her türlü tacize karşı yürüttüğümüz kavgadır.

0 537 045 50 36

[email protected]

Osmanağa Mah. Gençlik Sk. No: 5 Kat: 3 Kadıköy, İstanbul

  • Anasayfa |
  • Tarihçe |
  • Hukuk Mevzuat |
  • Basın&Yayın