• Anasayfa
  • Tarihçe
  • Hukuk Mevzuat
    • Yönetmelikler
    • İş Kanunu
    • Tüzük
  • Basın&Yayın
    • Basın Açıklamaları
    • Yayınlar
    • Haber Arşivi
  • DGD-Sesi
  • Eylem ve Etkinlikler
  • Örgütlenme
  • İletişim
Tweet

Servetiniz bizden çaldıklarınızdır, ALACAĞIZ!

Basına, kamuoyuna ve emekçi halkımıza,

Covid-19’un pandemi olarak ilan edildiği günden bu yana bir yıl geçti. İlk günden bu yana “çarklar dönsün üretim sürsün” diyerek alınan önlemlerin tamamı patronları korumaya işçiyi ise patronların insafına bırakmaya dönüktü. İktidar tarafından içi boş “evde kal” çağrıları yapılırken milyonlarca işçi hayatta kalmak için yüzler, binler halinde farbrikalarda, şantiyelerde, atölyelerde, depolarda ölüm pahasına çalışmak zorunda bırakıldı. Geçtiğimiz bir yıl içinde binlerce işçi kardeşimiz hastalandı, yüzlercesi hayatını kaybetti. Covid-19, pandeminin ilk gününden bu yana bir işçi sınıfı hastalığına dönüştürüldü. İki buçuk milyon işçi ücretsiz izin dayatmasıyla aylık bin yüz altmış sekiz lira sefalet ücretiyle yaşamaya zorlandı, işçilerin kıdem ve ihbar hakları gaspedildi. Sözde işten çıkarma yasağı ile işçiler Kod 29 saldırısı ile tüm haklarına çökülerek işten atıldı, cezalandırıldı, damgalandı.

Gıda tedarik zincirinin önemli bir parçası olan depolarda pandemi ilanının ilk gününden bu yana patronların insafına terkedilen işçiler; alınmayan önlemler, uzun çalışma saatleri, zorunlu mesai dayatması, sağlıksız çalışma koşulları altında taciz ve mobbinge maruz kalarak vahşi sömürü koşullarında çalışmaya zorlandı.

Sendikamızın depolardaki çalışma koşullarıyla ilgili pandeminin ilk günlerinden bu yana yaptığı çağrılar karşılıksız kaldı. Türkiye’nin en büyük sermaye gruplarından olan Anadolu Grubu bünyesindeki Migros’un depolarında günde 16 saat çalışmaya, tacize, mobbinge, ağır çalışma koşullarına, kölelik dayatmasına karşı örgütlenerek sendikamıza üye olan işçiler ücretsiz izine çıkarılarak cezalandırılmak istendi. Bu dayatmayı kabul etmeyen Migros depo işçileri ile 5 Ocak tarihinde Migros’un Kocaeli Çayırova’da bulunan deposu önünde; ağır çalışma koşullarının düzeltilmesi, salgına karşı önlemlerin alınması, işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uygun çalışma koşullarının sağlanması, kadın işçilere yönelik tacizin önlenmesi ve tacizci depo amirlerinin işine son verilmesi talepleriyle direnişe başladık.

Direnişimizin ilk gününden bu yana Migros yöneticileri ile defalarca görüşme talep ettik, Migros’un bağlı bulunduğu Anadolu Grubu genel müdürlüğüne depolardaki ağır çalışma koşullarıyla ilgili hazırladığımız dosyamızı teslim ettik, bir muhatap aradık, karşılığı ise direnişçi depo işçilerini ahlaksız ilan ederek Kod 29 ile işten atmak oldu. İşçileri salgın koşullarında açlıkla terbiye etmeye çalışanlara karşı “İşçiler açken Tuncay Özilhan’a huzur yok” diyerek direnişimizi Anadolu Grubu önüne taşıdık, taleplerimizi büyük patron Tuncay Özilhan’ın gökdelenleri önünde haykırdık.

Anadolu Grubu Yönetim Kurulu başkanı ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi başkanı Tuncay Özilhan’ın talimatlarıyla hareket ettiği açık olan emniyet güçleri tarafından defalarca gözaltına alındık. İşçi ardaşlarımız emniyet tarafından aranarak, aileleri tehdit edilerek, sendika yöneticilerimiz takip edilerek, keyfi aramalar ve tehditlerle direnişimizi kıracaklarını zannettiler. Şimdi buradayız, Türkiye’nin en büyük patron örgütü; milyonlarca işçinin kanından, canından beslenen, bedenlerini çiğneyerek servet biriktiren, zenginliklerine zenginlik katarak semiren patronların en büyük örgütü TÜSİAD genel merkezi önündeyiz. Mücadelemizden bir adım geri atmayacağımızı buradan bir kez daha ilan ediyoruz, KORKMUYORUZ!

Bu ülkede örgütlenme özgürlüğü sadece patronlara mı var? Patronların TİSK’i, TOBB’u, TÜSİAD’ı, MÜSİAD’ı gibi onlarca örgütü varken, işçiler sendikalara üye olmak istediğinde Kod 29 ile ahlaksız ilan edilerek işten atılıyor veya ücretsiz izne çıkarılarak açlıkla terbiye edilmeye çalışılıyor. İktidar her gün bir yenisini eklediği teşvikler, yasal düzenlemelerle işçilerin kazanılmış haklarına saldırarak patronların kârına kâr katmaya, sömürüyü katmerlemeye devam ediyor.

Bizler, patronlar ve onların kuklaları siyasal iktidar karşısında çaresiz olmadığımızı biliyoruz. Gücümüzü birliğimizden ve işçi sınıfımızın dayanışmasından alıyoruz. 74 gündür bu güçle direniyor, sırtımızı sınıf kardeşlerimize dayayarak omuz omuza vererek mücadelemizi büyütüyoruz.

Buradan bir kez daha ilan ediyoruz, örgütlenme hakkımıza ısrarla sahip çıkmaya devam edeceğiz, kölelik dayatmalarına boyun eğmeyecek, taleplerimiz karşılanıncaya kadar DİRENECEĞİZ ve mutlaka kazanacağız.

Servetiniz bizden çaldıklarınızdır. ALACAĞIZ!

Yaşasın işçilerin birliği yaşasın mücadelemiz!

 

Direnen Migros Depo işçileri

DGD-SEN Yönetim Kurulu

Tweet

Sendikaya nasıl üye olunur?

Sendikaya üyelik artık e-devlet üzerinden çok kolay

Basın Açıklamaları

İşçilerin sağlığı şirketlerin karlarından daha değerlidir

Amazon işçileri zehirlerken, sendika üyesi işçiler atılırken bakanlık sadece seyrederken bizlere direnmek dışında başka seçenek kalmamıştır.

Köleci Migros herkese yalan söylüyor!

Migros Türkiye’nin kurumsal sosyal medya hesaplarından 11 Şubat 2022 tarihinde yapılan açıklamaya ilişkin açıklamamız.

DGD-SEN 3. OLAĞAN GENEL KURUL İLANI

DGD-SEN 3. OLAĞAN GENEL KURUL İLANI

Neden Sendikalı Olmalıyım?

Çünkü sendika güçtür.
Biz işçilerin emeğinden başka satacak bir şeyi yoktur. Tek gücümüz, emekten gelen gücümüzdür. Bu güç sendikalarda örgütlenerek hayat bulur. Sendikalı işçi haklarını da haklarını almasını da bilir. Patronun gözünün içine bakarak "ben sana muhtaç değilim sen bana muhtaçsın" diyebilir.
Çünkü sendika işçilerin birliğidir.
Sendikalı işçi, ortak hareket eder. Sendikalı-sendikasız, kadın erkek, dili-dini-etnik kimliği ne olursa olsun tüm işçilerin söz yetki karar sahibi olması için çabalar. Patronların işçilere yönelik her türlü baskı, taciz, şiddetine karşı gelir, işçilerin onurlu bir çalışma yaşamına sahip olması için mücadele eder. Sendikalı işçi patrondan lütuf dilemez, ücretini, çalışma saatlerini, çalışma koşullarını sözleşmeyle belirler. Patronun canı istediği zaman onu işten atamayacağını bilir. Her türlü haksızlığa-hukuksuzluğa karşı sendikasının yanında olduğunun bilinciyle, özgüvenle hareket eder.
Çünkü sendika sosyal hakların teminatıdır.
Sendikalı işçi, işçi sınıfının kimi zaman canı pahasına mücadele ederek tarih boyunca kazandığı bütün sosyal haklara sahiptir. Bu hakları kimi zaman yasa yapıcılara ve uygulayıcılarına karşı her türlü yolla savunur. Bilir ki hakları, hükümetlerin-patronların lütfu değil, işçi sınıfının mücadelelerinin kazanımıdır.
Çünkü sendika dayanışmadır.
Sendika, işçilerin haklarını öğrenmeleri, ortak tartışmalar yürütmeleri için ücretsiz atölyeler düzenler. İşçilerin sadece çalışma yaşamı hakkında değil tüm toplumsal sorunlar hakkında bilinçlenmeleri için araştırmalar yapar, raporlar yayınlar, paneller düzenler, uluslararası bağlantılar kurar. İşsizlerin sorunlarına sahip çıkar ve ortak hareket etmeleri için mücadele eder. İş kazası mağduru işçilerin ve iş cinayeti mağduru ailelerin hukuki sürecini ücretsiz yürütür. İşçi havzalarında ücretsiz eğitim dayanışması düzenler, HES yapımına, kentsel dönüşüme karşı mücadelelere destek olur.
Çünkü sendika insanca yaşam kavgasıdır.
Sendika , uzun çalışma saatlerine, düşük ücretlere, taşeronlaşmaya, iş cinayetlerine, meslek hastalıklarına, kayıt dışı çalıştırılmaya, dil-din-etnik kimlik üzerinden yürüyen kavgalara, işyerindeki sözlü ve fiziksel her türlü tacize karşı yürüttüğümüz kavgadır.

0 537 045 50 36

[email protected]

Osmanağa Mah. Gençlik Sk. No: 5 Kat: 3 Kadıköy, İstanbul

  • Anasayfa |
  • Tarihçe |
  • Hukuk Mevzuat |
  • Basın&Yayın