Avon Beyaz Yakalılarına
Sevgili beyaz yakalı arkadaş Bekçi fıkrasını biliyor musun? Bilmiyorsan anlatayım, biliyorsan tekrar anlattığım için kusuruma bakma:
Devlet bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olması için bir bekçi istihdam etmeye karar vermiş. Sonra, bekçiye gerekli talimatlar verilmezse çalışmaz diye iki direktör alınmış. Sonra ya bu üçü iyi çalışmıyorsa diye düşünülmüş, iki müfettiş görevlendirilmiş. Yetmemiş, bu işlerin koordinasyonu için bir genel koordinatör, iki de yardımcı alınmış işe. Sonra ülkede ekonomik kriz çıkmış ve tasarruf amacıyla bekçiyi işten çıkarmışlar.
Sana beyaz yakalı arkadaş diye başladığıma bakma. Yaka renklerimizden başka pek de bir farkımız yok. Ben depoda çalışmazsam, senin ofisteki işinin anlamı yok. Sen ofiste çalışmazsan da, benim depodaki işimin. Sen ve ben olmazsak, AVON yok. Biz olmadan, işler yürümez. Oysa, sen de biliyorsun ki, ikimize de bu fıkradaki bekçi gibi davranılıyor. AVON'da işler onlarsız da yürüyebilecek olmasına rağmen bir avuç AVON yöneticisi, sanki biz onlar var olduğu için varmışız oyunu oynuyor.
Biz depo işçileri olarak bu komediye bir son vermeye karar verdik. Kara mizah dolu fıkralara yeteri kadar güldük. Biraz da ürettiğimiz değerden daha fazla pay alarak gülmeyelim mi?
Depo işçilerinin sendikası DGD-Sen olarak 11 gündür direnişteyiz, biliyorsun. Bize destek olmanızı bekliyoruz. Senin de sendikalı olma hakkın için, daha fazla ücret, daha fazla izin, daha güvenceli bir sözleşme sahibi olman için, biz de senin yanındayız.
Dayanışalım. Dayanışalım ki fıkralara konu olan bekçiler değil, birbirimizin kazanımlarının bekçisi olalım.
Sevgilerimizle.
Depo ve Liman İşçileri Sendikası
Basın Açıklamaları
Neden Sendikalı Olmalıyım?
Biz işçilerin emeğinden başka satacak bir şeyi yoktur. Tek gücümüz, emekten gelen
gücümüzdür. Bu güç sendikalarda örgütlenerek hayat bulur. Sendikalı işçi haklarını da
haklarını almasını da bilir. Patronun gözünün içine bakarak "ben sana muhtaç değilim sen
bana muhtaçsın" diyebilir.
Sendikalı işçi, ortak hareket eder. Sendikalı-sendikasız, kadın erkek, dili-dini-etnik kimliği
ne olursa olsun tüm işçilerin söz yetki karar sahibi olması için çabalar. Patronların işçilere
yönelik her türlü baskı, taciz, şiddetine karşı gelir, işçilerin onurlu bir çalışma yaşamına
sahip olması için mücadele eder. Sendikalı işçi patrondan lütuf dilemez, ücretini, çalışma
saatlerini, çalışma koşullarını sözleşmeyle belirler. Patronun canı istediği zaman onu işten
atamayacağını bilir. Her türlü haksızlığa-hukuksuzluğa karşı sendikasının yanında olduğunun
bilinciyle, özgüvenle hareket eder.
Sendikalı işçi, işçi sınıfının kimi zaman canı pahasına mücadele ederek tarih boyunca
kazandığı bütün sosyal haklara sahiptir. Bu hakları kimi zaman yasa yapıcılara ve
uygulayıcılarına karşı her türlü yolla savunur. Bilir ki hakları, hükümetlerin-patronların lütfu
değil, işçi sınıfının mücadelelerinin kazanımıdır.
Sendika, işçilerin haklarını öğrenmeleri, ortak tartışmalar yürütmeleri için ücretsiz atölyeler
düzenler. İşçilerin sadece çalışma yaşamı hakkında değil tüm toplumsal sorunlar hakkında
bilinçlenmeleri için araştırmalar yapar, raporlar yayınlar, paneller düzenler, uluslararası
bağlantılar kurar. İşsizlerin sorunlarına sahip çıkar ve ortak hareket etmeleri için mücadele
eder. İş kazası mağduru işçilerin ve iş cinayeti mağduru ailelerin hukuki sürecini ücretsiz
yürütür. İşçi havzalarında ücretsiz eğitim dayanışması düzenler, HES yapımına, kentsel
dönüşüme karşı mücadelelere destek olur.
Sendika , uzun çalışma saatlerine, düşük ücretlere, taşeronlaşmaya, iş cinayetlerine, meslek
hastalıklarına, kayıt dışı çalıştırılmaya, dil-din-etnik kimlik üzerinden yürüyen kavgalara,
işyerindeki sözlü ve fiziksel her türlü tacize karşı yürüttüğümüz kavgadır.